Okyanusu kürek çekerek geçen ilk Türk olan Doğa Sporcusu Erden Eruç, yolculuğunun ve hayat hikayesinin anlatıldığı “Dalgalar Beni Çağırıyor” kitabının imza gününde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Hamit Naci Mavi Vatan Vakfı’nın ev sahipliğinde Rahmi Koç Müzesi Fenerbahçe Vapuru’nda düzenlenen toplantıya özel konuklar ve basın mensupları katıldı.
Kürekle okyanusu geçen ilk Türk olan doğa sporcusu Erden Eruç, hayat hikayesinin anlatıldığı “Dalgalar Beni Çağırıyor” kitabının imza gününde basın mensuplarıyla bir araya geldi. Erden Eruç, Hamit Naci Mavi Vatan Vakfı’nın ev sahipliğinde ve ICRYPEX desteğiyle Fenerbahçe Vapuru’nda gerçekleştirilen imza gününde konuklarla bir araya geldi.
Etkinliğe Hamit Naci Mavi Vatan Vakfı Kurucu Başkanı Cem Gürdeniz, Erden Eruç’un hikayesini kitaplaştıran yazar Çağrı Özpideciler ile spor, ekonomi, kültür ve sanat basınından temsilciler katıldı.
Özel davetlilerin ve basın mensuplarının katıldığı imza gününe spor, ekonomi, gündem, kültür ve sanat basınından yoğun ilgi vardı. Kripto para borsası ICRYPEX’in desteğiyle düzenlenen imza günü, Türk denizciliğinin efsane isimlerinden Sadun Boro’nun yelkenlisi önünde hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından sona erdi.
Denizcilik tarihimizde yerini alacak bir kitap
İmza gününde konuşan doğa rekortmeni doğa sporcumuz Erden Eruç, “Öncelikle bugün burada bulunan ve bizlerle bir araya gelerek bizleri onurlandıran değerli dostlarımıza ve basın mensuplarımıza teşekkür ediyorum. Yazar arkadaşım ve yolculuklarımda en büyük destekçilerimden Çağrı Özpideciler’in kaleme aldığı “Dalgalar Beni Çağırıyor” başta benim hayat hikayem ve benim yolculuğum olmak üzere birçok detayı kapsıyor. Okyanus çok derin bir yolculuktur, edebiyat da öyle. Bu süreçte okyanusta kürek çekerken ve hedefimize ulaşmaya çalışırken benimle olmasa da birçok farklı konuyu destekleyen harika bir ekiple çalışıyoruz. Sayın Özpideciler’in çalışması da bu ekip çalışmasının meyvesiydi. Yolculuğun zorluklarını, heyecanlarını ve detaylarını aktaran bu kitabın,
Yeni rotalarda ve yeni kitaplarda buluşacağız
Dalgalar Beni Çağır kitabının yazarı Çağrı Özpideciler, “Sizi ve rekor kıran denizcimiz Erden Eruç’u bugün bu ikonik mekanda Fenerbahçe Vapuru’nda karşılamaktan mutluluk duyuyorum. Sayın Eruç’la yıllardır süren dostluğumuz ve bu yolculuğa tanık olmamız bizi çok değerli hissettirdi. Kitabın yazım sürecinde hiç olmadığı kadar yakın temas halindeydik. Beraber kürek çekmesek de Eruç Bey’in her an yanında olmaya, neler yaşadığını anlamaya çalıştık. Son olarak hem hayat hikayesine hem de yolculuğuna odaklanan “Dalgalar Beni Çağır” adlı çalışmamız okuyucularla buluştu. Ancak bugün dostlarımız ve basın mensuplarıyla bir araya gelmekten mutluluk duyuyoruz. Erden Eruç’un yeni rotalarında yeni kitaplarda buluşmak dileğiyle, keyifli okumalar dilerim.
Etkinlikte hazır bulunan Hamit Naci Mavi Vatan Vakfı Kurucu Başkanı Cem Gürdeniz, Erden Eruç’un 2004-2022 yılları arasında Atlantik, Pasifik ve Hint Okyanusları geçişleriyle farklı dönemlerde kürek çekmesinin sadece batmakla kalmadığını söyledi. Türk denizcilik tarihinde olduğu kadar, dünya denizciliğinde de bir okyanus kürekçisi olarak. Gürdeniz, Erden Eruç’un bu tarihten itibaren 312 gün ile 2009 Guinness Rekorlar Kitabı’na “denizde tek başına en uzun kürekçi”, 2012 Guinness Rekorlar Kitabı’nda ise “üç okyanusu kürek çeken ilk kişi” olarak geçtiğini hatırlattı. 2014 Guinness Rekorlar Kitabı’na “kas gücüyle solo çağına ulaşan ilk kişi” olarak giren ve şunları söyledi:
“6 Şubat 2016 tarihinde kendisine verilen dördüncü sertifika, 26.000 deniz mili ile (Eruç’un kayıtlarına göre 31 bin deniz mili civarında), ‘kariyerindeki en uzun toplam mesafe okyanus kürekçisi’ rekoruna ait. Londra merkezli Ocean Rowing Association. Erden Eruç, dünyaca ünlü New York Explorers Club’dan 2010 Vancouver Ödülü ve 2013 Başarı Ödülü’nü de aldı. Haziran 2021 ile Mart 2022 arasında San Francisco-Hawai-Guam ve Filipinler’i oluşturan 7500 mil eklendiğinde, Eruç denizde toplam 38500 deniz mili kat etti ve 1168 gün geçirdi. Bu bir rekor. Sadece kürek çekerek değil, her kıtanın zirvelerine tırmanarak da tarih yazan Eruç, 2003 yılında Mc Kinley’in Kuzey Amerika’da, 2010 yılında Avustralya’da Kosciusko’nun zirvelerine tırmandı,
Gürdeniz, şunları kaydetti:
Medya ilgi göstermiyor
2022 Türkiye’sinde bir Türk’ün bu muhteşem başarısının medyada nadiren yer alması üzücü. İthal futbolculara milyonlarca dolar akıtılırken, dünya çapındaki gururumuz için sponsor arayışında kapılar açılamıyor. Çünkü hem devletimiz hem de insanımız denizden ve denizcilik kültüründen uzaktır.
Cumhuriyetin ilk amatör denizcisi Mustafa İhsan Denizaşan’ın 1932-1936 yılları arasında 5 metrelik yelkenliyle tek başına çıktığı Akdeniz ve Atlantik yolculukları da manşetlere çıkmadı. Sponsor bulmamak için, alçakgönüllü birikimiyle teknesini galvanizli çubuk ve brandadan bile yaptı.
Sadun Boro, Mustafa İhsan’dan 29 yıl sonra 1965 yılında 10 metrelik bir yelkenli ile hiçbir elektronik navigasyon cihazı olmadan okyanuslara açıldı ve 1968’de başarıyla İstanbul’a döndü. Sonraki yıllarda onlarca kişi onu takip etti. Sadun Boro’nun desteğiyle, Hürriyet Gazetesi ve eski donanma Genel Yayın Yönetmeni Necati Zincirkıran, küçük bir grup tarafından bilinecek olan adını sahiplenmeyecekti.
Motifin adı maceracılıktır.
Günümüz Erden Eruç gibi, Sadun Boro ve Mustafa İhsan Denizaşan da insanlığı ilerlemeye ve yeniliğe iten temel motivasyonun sahipleri olmuştur. Bu güdü maceracılıktır. Ne yazık ki bu kelime Türk kültüründe Anglo-Sakson kültüründen çok daha farklı değerlendirilmektedir. İngiltere’de macera eğitimi varken, bizim ürkütücü anlamda “maceracı” ifadesini kullanmak -maceracı- veya -maceracı- sıfatlarından daha kolaydır. Aslında, ufkun ötesine geçmeyi, dağların yamaçlarını aşmayı, doruklara ulaşmayı, yeniliği aramayı, daha iyiye ulaşmak için bilgi, deneyim, akıl ve dayanıklılıkla mücadele etmeyi içeren maceracılık olmasaydı insanlık bir adım önde olur muydu? Christopher Columbus, Vasco da Gama, Magellan, James Cook, Darwin, Scott, Shackleton ve Amundsen maceracıları değil miydi? değildi aya ayak basmak macera değil mi? Peki nedir bu macera tutkusu? Neden maceracılar almıyoruz? Ortaya çıkanları neden unutur veya görmezden geliriz? Exupery, “Tehlikedeki bir savaşçıydım” diyor. Tehlikeli ve meşakkatli işler başaran bu tür insanlar, toplumun çoğunluğu gibi heyecan aramayan, macera hayali kuramayan, hesaplı riskler bile alamayanlar için bir ilham kaynağıdır. Onlar sayesinde kendilerini daha farklı ve daha iyi hissediyorlar. İnsan dayanıklılığının fiziksel ve duygusal sınırlarını zorlayan ve başarılı olan bu insanlar hepimize ilham veriyor. Belki de kaderin çağrısına cevap veren ve ölüm olasılığı da dahil olmak üzere gerçek ve katıksız tehlikelerle yüzleşmeye cesaret eden bu kahramanların sunduğu dersler, bizi hayata daha bağlı tutar ve savaşma yeteneğimizi artırır.
Buluşların, yeni icatların, yeni kavramların, yeni teknolojilerin ve yeni girişimleri başlatan tüm hareketlerin sahipleri sadece doğada değil her ortamda devrim niteliğinde yenilikler sunabilen insanlardır. Öte yandan en zoru Erden Eruç yaptı.
Tüm okyanusları kas gücüyle tek başına aştı.
Türklerin dünyanın dört bir yanına denizciler indirebilmesi güzel bir örnek değil mi? Bugün dünyayı dolaşan Türklerle konuşun, hepsi “Sadun Boro ve kitabı Yelken Pupa beni açık denizlerle buluşturdu” diyecekler. Birçoğunun çocukluklarında sandaletleri olduğunu hatırlatalım. Tekne, geçmişin en önemli deniz kültürü aracıydı. Yelken aşkının başlangıç aracıydı. Bugün Türkiye’deki pahalı lüks tekne sayısı 1965’tekinden çok çok çok daha fazla. Kimine göre zenginleştik. Ancak bu teknelerin çoğu, Eruç’un Boro’nun okyanusa çıkış örneğini bir yana, marina sınırlarının dışına bile çıkmıyor. Çünkü denizle uyumu bilmiyorlar. Doğa, teknoloji ve insan için bir disiplin sentezine sahip değillerdir. Maceracı ruhtan bahsetmiyorum bile. Bunun temel nedeni eğitim ve görgü kurallarıdır. Denize ve denize karşı ciddi bir eğitim ve görgü eksikliğimiz var. Bir milyon kişiye amatör denizci ehliyeti vermeyi hedefleyerek denizci olunmaz. 100 Erden Eruç ve Sadun Boro’yu çıkarmak kağıt üzerinde değil, tuzlu suda 1 milyon amatör denizci yapacak. Türkiye’nin devletinin ve ardından halkının denizci olması ümidiyle Erden Eruç’u yürekten kutluyorum. İçinde bulunduğumuz müzede açılacak olan Erden Eruç köşesinde binlerce gencin teknesini ve yaptıklarını görerek maceracı ruhunu pekiştirmesini diliyorum. 100 Erden Eruç ve Sadun Boro’yu çıkarmak kağıt üzerinde değil, tuzlu suda 1 milyon amatör denizci yapacak. Türkiye’nin devletinin ve ardından halkının denizci olması ümidiyle Erden Eruç’u yürekten kutluyorum. İçinde bulunduğumuz müzede açılacak olan Erden Eruç köşesinde binlerce gencin teknesini ve yaptıklarını görerek maceracı ruhunu pekiştirmesini diliyorum. 100 Erden Eruç ve Sadun Boro’yu çıkarmak kağıt üzerinde değil, tuzlu suda 1 milyon amatör denizci yapacak. Türkiye’nin devletinin ve ardından halkının denizci olması ümidiyle Erden Eruç’u yürekten kutluyorum. İçinde bulunduğumuz müzede açılacak olan Erden Eruç köşesinde binlerce gencin teknesini ve yaptıklarını görerek maceracı ruhunu pekiştirmesini diliyorum.
Rahmi Koç Müzesi Fenerbahçe Vapuru’ndaki imza günü söyleşi, imza etkinliği ve anma etkinliği ile sona erdi.